Binlerce Hintli liman işçisi İsrail silahlarının taşınmasına yardım etmeyi reddediyor. İşçi sınıfı dayanışmasının bu muazzam örneği, İsrail'in katliamına etkili bir şekilde direnmek için dünya çapında tekrarlanmalıdır!
14 Şubat'ta, Hindistan'ın 12 büyük limanından 11'inde çalışan 3.500 işçiyi temsil eden Hindistan Su Taşımacılığı İşçileri Federasyonu (WTWFI), Filistin'le dayanışma amacıyla bir bildiri yayınlayarak, "İsrail'den ya da Filistin'deki savaş için askeri teçhizat ve müttefiklerini taşıyabilecek başka herhangi bir ülkeden gelen silah yüklü kargoları yüklemeyi ya da boşaltmayı" reddettiklerini soylediler.
Bunu yaparak, İsrail silahlarına karşı işçi boykotu uygulayan bir avuç başka sendikaya katıldılar. Barselona'da 1.200 liman işçisini temsil eden Organización Estibadores Portuarios de Barcelona (OEPB) ve bazı Belçikalı taşımacılık sendikaları geçen yıl Kasım ayında Filistin'le dayanışma amacıyla benzer bir eylemde bulunmuşlardı.
Filistin dayanışma hareketi için ileriye giden yol budur: İsrail savaş makinesini izole etmek için işçi sınıfının kolektif gücünü bir araya getirmek.
Dikkat çekici bir şekilde, yukarıdaki girişimlerin hepsi aşağıdan ortaya çıktı ve işçi hareketinin nispeten küçük kesimlerini içeriyor. Utanç verici bir şekilde, başlıca sendikaların liderleri Filistin dayanışma mücadelesinde göze çarpan bir şekilde yer almayarak, İsrail'in Gazze'deki etnik temizliğine karşı işçilerin gücünün kullanılmasını engellemişlerdir.
Kasım ayında Hindistan Sendikalar Merkezi (CITU), Modi hükümeti ile İsrail arasında imzalanan ve 100.000 kadar Hintli işçinin İsrail'e gönderilmesini öngören "işgücü ihracatı" anlaşmasını kınadı. Ancak buna karşı çıkmak için somut bir adım atmadıkları gibi, WTWFI CITU'ya bağlı olmasına rağmen ulusal liderler de liman işçilerinin boykotu hakkında hiçbir şey söylemedi.
CITU'nun da aralarında bulunduğu Hindistan'ın başlıca sendika konfederasyonları, Modi'nin gerici çalışma yasasına karşı 16 Şubat'ta, liman işçilerinin tavır almasından sadece iki gün sonra, 200 milyon kişiyi kapsayan ulusal bir günlük grev çağrısında bulundu!
Geçen hafta sokaklara dökülen milyonlar, Hintli işçilerin ve yoksulların kanını akıtırken aynı zamanda Gazze'deki katliama destek veren gerici Modi hükümetine karşı darbe vurmak için liman işçileriyle kolayca birleşebilecek olan Hint işçi sınıfının gerçek güçlerini temsil ediyor. Bu iki mücadele bir ve aynıdır ve bilinçli bir şekilde birbirine bağlanmalıdır.
Kanlı para
Hindistan ve İsrail'in silah ticareti konusunda uzun bir geçmişi var. Modi'nin uzun süredir suç ortağı olan Gautam Adani'nin liderliğindeki Adani Group, Filistinlilere karşı kullanılmak üzere Hindistan'dan İsrail'e Hermes 900 füzeleri üretmek ve ihraç etmek için İsrail'in Elbit sistemleri ile ortak bir girişimde bulunuyor. İthalat açısından İsrail, 2016-2020 yılları arasında Hindistan'ın en büyük üçüncü silah tedarikçisi oldu ve bu oranın önümüzdeki beş yıl içinde daha da artması bekleniyor.
Modi hükümeti iki önemli İsrail silah şirketini -Aerospace Industries ve Rafael Advanced Defence Systems Ltd. - 'yi Nisan 2018'de kara listeden çıkardı. Bu şirketler daha önce İsrail'in Filistinlilere karşı işlediği suçlar nedeniyle değil, "yolsuzluk" iddiasıyla kara listeye alınmışlardı ki bu da dolandırıcı Modi hükümetinden gelen gerçek bir şaka. Bu sayede Aerospace Industries Hindistan'a 2 milyar dolar değerinde füze satabildi.
Modi'nin de bölgede de çıkarları var. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi ile rekabet etmeyi amaçlayan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru (IMEC) programı ile bölgede etkisini genişletmek için çabalıyor. Hindistan'ın etki alanının başarılı bir şekilde genişlemesi, Hayfa'daki limanın güney ve batı Avrupa'yı Orta Doğu'ya bağlamak için kullanılacak olması nedeniyle İsrail'in gözüne girmesine bağlı.
Dahası, Modi ve Hindu milliyetçilerinden oluşan çetesi İsrail'in Filistinlileri katletmesini Müslüman karşıtı mezhepçiliği tırmandırmak için bir fırsat olarak kullanıyor. Modi, 7 Ekim'den sonra İsrail ile "dayanışma" içinde olduğunu açıklayan ve "terörizmi" kınayan ilk dünya liderlerinden biriydi; ve Hindistan Kasım ayında ateşkes için bir BM kararında çekimser kaldı. O zamandan bu yana geçen aylarda BJP'ye bağlı haber ve sosyal medya ağları "İslami terör" hakkında kin kusmaya devam ediyor.
Modi ve Hindutva çetesinin iyi niyetine ve ahlaki vicdanına hitap etmeye çalışmak yerine, WTWFI'daki gibi işçiler bir sınıf olarak güçlerini harekete geçirmek için inisiyatif alıyorlar. Tüm ülkelerdeki işçileri birbirine bağlayan enternasyonalist ruhu ifade ediyor, bir örnek oluşturuyor ve aynı zamanda işçilerin sahip olduğu küresel, kolektif gücü gösteriyorlar.
Bizim sınıfımız toplumun işlemesini sağlayan her şeyden sorumludur. İşçi sınıfının izni olmadan ne bir tekerlek döner ne de bir ampul yanar. Mücadeleci bir liderlikle, her yerdeki işçiler toplumu durma noktasına getirebilir ve emperyalist liderlerinin IDF'nin Gazze'deki cinayet eylemlerini desteklemelerini engelleyebilir. Bu boykotta, bu potansiyelin küçük bir anlık görüntüsünü görüyoruz.
Eylemi yaymak
WTWFI'nin yanı sıra, Hindistan limanlarındaki işçileri örgütleyen üç ulusal liman ve rıhtım işçileri federasyonu daha bulunmaktadır. Bu eylem işçilerin sadece bir kesimi tarafından sürdürüldüğü sürece, patronlar işgücünün diğer kesimlerini silah sevkiyatı için kullanabilir. Bu nedenle bu girişimi diğer federasyonlardaki işçilere de yaymak gerekmektedir.
Hintli liman işçileri, 1970'lerde East Kilbride'daki Rolls-Royce fabrikasında çalışan ve beş yıl boyunca Şili'deki Pinochet rejimi için tasarlanan savaş uçakları üzerinde çalışmayı reddeden işçileri örnek alabilirler. Diğer şehirlerdeki liman işçileri ve mühendisler de işçilerin boykotuna katıldılar ve işsiz denizciler bile Şili'ye giden gemilerde çalışmayı reddettiler.
Liman işçilerinin mücadelesini yaymak için Hindistan'ın tüm limanlarında cesur bir kampanya yürütülmesi gerekiyor, işçilerin bildiriler dağıtması, ajitasyon yapması ve grev gözcülüğü yaparak liman işçi arkadaşlarının neden katılmalarinin gerektiğini anlatmalılar. Bu, dünyanın dört bir yanında Filistin ile dayanışma için sokaklara dökülen ancak ileriye giden yolu gösteren militan bir liderlikten yoksun olan kitleler için bir ilham kaynağı olacaktır.
Nihayetinde Filistin halkının kurtuluşu, Ortadoğu'yu kana bulayan çürümüş kapitalist, emperyalist sisteme son verilmesini gerektirmektedir. Dünyanın dört bir yanındaki işçiler ve gençler, Hindistan'da ve başka yerlerde halihazırda tavır alan bu cesur işçi katmanlarının örneğini takip etmelidir.
İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşında kritik öneme sahip limanlarda, fabrikalarda ve diğer işyerlerinde küresel bir grev ve işçi ambargosu kampanyasına ihtiyacımız var. Bunun da ötesinde, Filistinlileri ve dünyanın ezilen halklarını sürekli olarak köleleştiren sistemi yıkmalıyız. Her yerde komünistlerin görevi, işçilerin ve gençliğin en ileri katmanlarıyla bağlantı kurabilecek ve Gazze'deki İsrail terörüne yardım ve yataklık eden kendi egemen sınıflarıyla mücadele edebilecek devrimci komünist partiler inşa etmektir.
Zafere kadar İntifada! Zafere kadar devrim!